Laboratuvar’da Üretilen Etlere Hazır Mıyız?

5 yıl içinde dünya et pazarının 7.3 trilyon USD seviyesine ulaşması bekleniyor. Et seven bir insanın karbon ayak izi, vejeteryan bir insanın karbon ayak izinin tam iki katı. Bunum temel nedeni ise hayvan yetiştirme sırasında kullanılan fosil bazlı yakıtlar ve hayvan gübrelerinden salınan gazlar.


Peki ya eti hayvan yetiştirmeden elde edersek?

Bu Teknoloji bir süredir uygulamada. Hayvan hücreleri laboratuvar ortamında büyütülebiyor.  2005 yılında üretilen ilk laboratuvar hamburgerinin fiyatı 300.000 USD idi, şimdi ise 11 USD seviyesinde. Mevcut fiyat seviyesi doğal dana eti ile kıyaslandığında 3 kat pahalı ancak trende bakarsak birkaç yıl içinde rekabetçi hale geleceğini tahmin etmek güç değil. Yine de temelde mevcut teknolojinin başa çıkmak zorunda olduğu çok sorun var. Hamile hayvanlardan elde edilen fetal bovine serum kullanılmakta bu da yine hayvancılığa olan bağımlılığı devam ettirmekte. Laboratuvar ortamlarında yapılan küçük miktardaki üretimlerin büyük miktarlarda fabrikalarda nasıl yapılabileceği henüz bilinmiyor. İhtiyaç duyulan bioreaktörler henüz düşük maliyetli olarak üretilebilmiş değil. FBS pahalı ve alternatifi şimdilik yok veya FBS den daha pahalı.

Bütün bunların dışında dünyanın gıda ihtiyacını sürdürülebilir şekilde karşılamak için et sorununu çözmemiz gerekiyor. 1 kg et için 15 ton suya ihtiyaç duyuluyor. Artan gıda ihtiyacını karşılayabilecek kadar hayvancılığı büyütme şansımız az çünkü dünyadaki su kaynakları burada bir kısıt oluşturuyor. Global ısınmanın da etkisi ile su kaynakları giderek azalmaya devam ediyor. Dolayısı ile et fiyatlarının düzenli şekilde artacağını tahmin etmek güç değil.
Diğer bir kısıt ise kullanılan arazi miktarı. Kültür Bifteği yetiştirmek için normal hayvancılığın 1/100’ü kadar arazi gerekmekte.



Diğer perspektif ise verimlilik. Bir büyük baş yediği 100 birim yemeği 3 birim ete çeviriyor. Siz %3 verimli bir işe yatırım yapar mıydınız? Halbuki doğrudan et hücresini beslediğiniz lab ortamında neredeyse %100 verimden bahsedilebilir. Diğer verimlilik göstergesi ise süre yani hız. Bir dananın yetişmesi en az 18 ay alırken dana etini laboratuvarda 10 günde yetiştirebilmekteyiz. Su kullanımı ise kültür etinde %96 daha az olacak dolayısı ile daha çevre dostu bir çözüm olarak görünüyor. Yine hayvancılıkta verim iklimsel değişimlerden etkilenirken kültür etinde herşey kontrol altında olacak.





Peki biz Türkler dokudan üretilen kültür etini kabul eder miyiz kolayca ? Sağlıklı, lezzetli olduğu ve doğru fiyatlandığı takdirde sorun çıkmayacağını söyleyebiliriz. Ama unutmamak lazım ki son sözü her zaman müşteri söyler.

Bakalım ne zaman raflarda bu etleri görüyor olacağız.

Not: Bu trendin hayvancılık endüstrisi ve istihdam boyutunu ele aldığım yazıma da göz atmanızı öneriririm.




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Maymun

Kağıt Para Kullanmayın

Eğitimde Siyah Kuğu Etkisi