Hâlâ
Hâlâ?
Belki yaşamla ölüm
arasında bir çizgi, belki de bir güç tutuyor seni hâlâ yerinde. Onca problemi
göz ardı edip hâlâ yerinde olman büyük bencillik; ya da başarı başka bir
perspektiften. Sen farkında değilsen hâlâ, tabii ki sözüm sana. Yoksa söz
meclisten dışarı, ben bu yazıyı kişisel meseleler üzerine kaleme almıyorum.
Hâlâ oturabilecek misin bu satırların üzerine, onu da merak etmiyorum, ya da
seni kişisel bir çıkmaza da sokmak değil niyetim. Benim tek derdim, aklına
sokman artık dipsiz çukurun eşiğinde olduğumuzu ya da daha çok ilgini
çekecekse, bu kuyunun içine senin de düşecek olman. Bu devinimin içinde kendini
kaybetmişlere benim tüm hırslarım ve meselem. Aklı almayanlara, inanmayanlara
ya da inanamayanlara tüm bu nefesim. Bugün ben, yarın bir başkası soluksuz
kalacak sizlere dil dökmekten ama hiçbiriniz bizi yerimize oturtamayacak son
nefesimize kadar. Kimse anlamaz içimdeki bu hiddeti, kimse farkında bile
değildir hâlâ. Soruyorsan şimdi kendine bazı çıkmaz soruları özellikle içinde
minik, solgun, yorgun ünlemler olanları; hâlâ okuyorsan bu cümlelerimi,
koyduğum her virgül seni bir diğer virgüle kadar okutmaya itiyorsa hâlâ,
sanırım sen hayatta hâlâ var olmaya değer bir insansın. Şayet toplumu
ayrıştırmak, halkımızı sınıflandırmak kimseyi bölüp, baskılamak olmamalı bu
metnin asıl mesajı, herkes var olmaya değerdir aksine. Zaten benim fırtınam
toplumun sadece bir kısmına da esmiyor. Tam tersine ben halkı bir bütün
yapmaya, el ele olmaya iten bir zihniyetim. Fırtınada dışarı çıkmış, tüm
kötülükleri içine alan o rüzgârın eşsiz ahenginde kendini kaybetmiş bir dalım
ben. Rüzgârın yapraklarıma her temasında hâlâ içimde olan birkaç gram sönük
umudu ve umudumuzu alevlendirecek bir çift sözün açıyım. İçimde tatmin
olamadığım birkaç umut dolu palavra belki de tek beklentim bundan sonra
hayattan. Her gün Atamın gözyaşlarıyla ıslanan vücudunu doğrultmaya çalışan
hastalıklı bir bedenden başka sahip olduğum tek şey Türk gençliği belki de. Her
şeyin yeniden güzel olması için gücünü yeniden toparlamış, paslanmış
birlikteliğini yeniden canlandırmaya hazır; Cumhuriyetin esaretini omuzlarımda
taşımaktan boynu tutulmuş dallarımda yaşlarını her sabah her şeyin güzel olması
için kurulayan bir çınarım ben. Yalova'da dallarım kesilmesin diye köşkünün
yerini değiştirtmiş bir liderin, canını sırf gelecek nesillerin saadeti uğuruna
tehlikeye atmış bir jenerasyonun mirasçılarıyız biz. Şimdi mirasımızı terk mi
edelim bunca uğraştan sonra? Sizleri bilmem ama atamın gözyaşlarının toprağıma
şifa verdiği o su artık kalmadı, sırf bana zarar gelmesin diye köşkünün
konumunu tren raylarıyla yerini değiştirten o yüce alçak gönüllülüğe,
mütevazılığa aç kaldı incelip kopmakta olan köklerim. Bence sen de tüm bunları
farkındaysan artık: SUSMA. Hâlâ her
şeyin güzel olacağına dair çok değil biliyorum ama birkaç gram bile umut varsa
eğer damarlarında akan o kıpkırmızı kanda, sana bir teklifim var hâlâ. Sesini,
sesimi, sesimizi çıkarmaya yetecek boğaz var mı sende, ya da her şeye rağmen
yeniden başlamaya sabredecek bir kalp? Mirasına sahip çıkacak güç var mı
sende hâlâ? Tabii çok geç değilse hâlâ!
Yorumlar
Yorum Gönder