Corona'dan Sonraki Hayatımız
İkinci dünya savaşını yaşan kişilerde görülen bazı farklı davranış modelleri anlatılır durur. Avrupa’da yokluk görmüş ihtiyarların, evlerinde yemek stokladıkları, son kullanma tarihi geçen konserveleri hiç çekinmeden tüketmeleri bildiğimiz hikayedir. Türkiye bu dönemde savaşa girmeyen taraf olarak ağır bir ekonomik darbe almaktan kurtulamamış, savaş döneminde temel gıda fiyatları 5-6 katına kadar çıkmış, karaborsacılığın önü pek alınamamış, ekmek kalitesi devlet eliyle çavdar, bakla, kepek katılarak bozulmak zorunda kalınmış her anlamda yokluk çekilmiş.
Elbette bu dönemi yaşayan
büyüklerimiz bizleri yetiştiren dedelerimiz, anneannelerimiz veya anne babamız.
Bu dönemi yaşan daha doğrusu travmaya maruz kalan kişiler ise bizim nesile göre
çok daha tutumlu, eskiyen elbiseye yama yapan, malının kıymetini bilen bir
nesildi. Bizler ve çocuklarımız ise tamamen tüketim (israf) kültürü ile yetişmiş
kişileriz, çünkü yetiştiğimiz dönemde bizlere aşılanan bu oldu.
Şimdi farklı bir savaş döneminden geçiyoruz. Travma
açısından oldukça ağır… Son 20 yıldır: “Bizler muhtemelen görmeyiz ama
çocuklarımız savaş görecek” diye bir söylemim var. Korkarım artık geçerliliği
kalmadı, çünkü farklı şekilde de olsa bu savaşın tam göbeğine düştük. Toplar
tüfeklerle değil ancak virüs ve etkileri ile savaşıyoruz. Ekonomik faturası
ağır olacak, eğitimden spora, para kullanımından temel hak ve özgürlük
anlayışına kadar alışkanlıklarımızı değiştirecek bir dönemdeyiz. Peki 2. Dünya savaşı
travması yaşayanlar gibi bizler de savaş sırasında veya tepkisel olarak sonrasında
bazı davranış modelleri geliştirecek
miyiz? Hadi birlikte düşünelim:
Temizlik alışkanlığı
Kolonya kültürü geri geldi. El yıkama alışkanlığı gelişti,
süresi arttı. Evlerde tek kullanımlık havlular, peçeteler, ıslak mendiller daha
da popüler oldu. Eve ayakkabı ile girene dün modernlik gereği diyen bugün
görgüsüz gözü ile bakıyor. Terlikler haklı yerine yeniden oturuyor. İş
kıyafetleri ile evde gezmeye kalkanı aile bireyleri uyarıyor. Dışarıdan gelenin
paltosu ispirto ile fısfıslanıyor. Hipolu sularla her yer temizleniyor. Eskinin
obsesif temizlik alışkanlığı olan teyze modeli şimdinin en popüler profili.
Önümüzdeki aylarda bu virüsle yaşayacağımızdan bu alışkanlıklar bizlerde ve çocuklarda
yer edeceğe benzer. İçimizde yıllardır yayılmakta olan batı kültürü yerini sert
bir hareketle geleneksel kültüre çeviriyor.
Eve kapanma sonrası sendromu:
İkinci dünya savaşı sonrasında ABD’de ne yaşandı? Savaştan
dönen gaziler için çocuk teşvikleri verildi, fabrikalarda iş gücüne ihtiyaç
vardı, hayat kolaydı. Bu dönemde doğanlara “baby boomers” dendi yani patlamış
olan doğum oranı gibi bir şey zira her 7 saniyede bir bebek ABD’de hayata
geliyordu.
Şu an bizde yaşanan durum benzer mi derseniz pek te değil.
Evde kapalı kalmak doğum oranını arttırır mı bilinmez ama muhtemelen gerilen
sinirler boşanma oranını arttıracaktır. Diğer taraftan 2. Dünya savaşı sonrası
ABD’de yaşanan istihdam ihtiyacı şu anda bizler için pek olası görünmüyor.
Benzer şekilde evde oturmaktan sıkılan toplum, normal hayata
döndükten sonra nasıl davranacak? 2. Dünya savaşı sonrasında nasıl Broadway
altın çağlarını yaşamışsa benzer bir tepki beklemek mümkün. Sıkıntıdan patlamış
olan insanların kendini AVM’lere, tiyatrolara, sinemalara ve bilimum eğlence
mekanlarına atacaklarını öngörebiliriz. Aynı şekilde tatile çıkmak, başka
şehirlere ülkelere gitmek te toplu bir hareket olarak görünecektir. Tabi yaşanacak gelişmeler mali yapımızı bozacağından imkanı olanlar demek lazım.
Bu arada gezerken en son görmek isteyecekleri kişiler ise
uzun süredir birlikte vakit geçirdikleri aile bireyleri olacaktır.
Yani konuyu Post Trauma Stress Disorder (travma sonrası
stress bozukluğu) olarak adresleyecek olursak:
-
Evden uzak durma semptomu
- Aileden uzak durma semptomu
- Kendini sınırda ve patlamaya hazır bomba gibi hissetme
- Uzun süre evde yan gelip yatıldığı için uyku bozuklukları
- Dünyanın geleceği hakkında artık tamamen olumsuz düşünme
Şakası bir tarafa evde olduğumuz zamanı ailemizle mutluluk
içinde, paylaşımla geçirebilmemiz önemli. Bunun için daha önceki yazım mutluluk üzerine , öneriyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder