Cumhuriyet’ten Bugüne ‘Educare’


Cumhuriyet’ten Bugüne ‘Educare’


Eğitim sözcüğünün lehçesine bakıldığında Latince beslemek ve yetiştirmek anlamına gelen ‘Educare’ kelimesi; Batı dillerinde ‘Education’ olarak türetilmiş ve Türkçeye çocukların 4-5 yaşlarında hayatın karmaşasına atıldıkları ‘ikinci yuva’ olarak yerleşmiştir. Eğitim Cumhuriyet’in ilk yıllarında insanlarda pozitif çağrışımlar yaratan, ilim-irfan bilenin bilmeyenden ayrıştığı ve kalburüstü tabaka olarak tanımlandığı bir Türkiye’den, günümüzde eğitimin her kesimden insana ulaştığı bir sisteme evirilmiştir. Eğitimin ulaşılabilir ve yaygın olması, ilmin standartlaşması, her kesimden insana ücretsiz bir şekilde sunulması ‘Sosyal Devlet’ anlayışı beraberinde gelmiş bir uygulamadır, fakat eğitimin ulaşılabilir olması eğitim düzeyinin düşmesine sebep olmamış mıdır? Eğitim düzeyindeki değişime çevrenizde yapabileceğiniz minik bir gözlemle farkına varmak mümkündür. Hangi kesimden olursa olsun günümüzde herkesin üniversite mezunu olduğunu görüyor, özellikle de büyük şehirlerde her sokak başında yeni açılmış bir üniversiteyle karşılaşıyoruz. Üniversite mezunu olmanın artık eskisi gibi bir vasfı kalmıyor, her isteyenin üniversite bitirebilmesi eğitimin yaygınlaşmasının aslında insan zihnini yenilemediğine kanıt sunuyor. Eskiden üniversite mezununa kültürlü insan gözüyle bakan toplum, şimdiki doktora mezununa bile aynı gözle bakamıyor. Eğitimin sistematikleşmesiyle müfredatlar hafifleştiriliyor, derslerin içi boşaltılıyor, gençler teorik bilginin mağduru oluyorlar. Deneyler, projeler, münazaralardan arındırılmış bir eğitim sisteminde gelişen yeni nesil, üniversiteden mezun olduğunda eskinin lise mezunundaki birikime bile sahip olamıyor. Hatta öyle ki, işe başlama yaşına gelmiş bireyler gün geliyor argümanlarını destekleyecek kanıları ortaya atmaktan aciz duruma düşüyorlar. Herkesin eğitim alması, ilim öğrenmesi çok güzel ama içi boşaltılmış ve vasfını yitirmiş bir eğitime bizim eğitim dememiz mümkün değil. Bireyselliğin ve özgünlüğün eğitimden soyutlanması zaten eğitimi bir öğrenim değil sisteme dönüştürüyor. Herkesin zekâsı, düşünüşü, kapasitesi aynıymış gibi bireysellik gözetmeksizin gençlere aynı bilgi yüklemesinin aynı miktarda yapılması başarısız nesillerden başka bir yere götüremiyor insanlığı. Bu nedenle üniversite mezunları yollara sokaklara düşüyor, eğitimli diye tanımladığımız insanlar iş bulma pahasına askeri ücret sınırının altındaki maaşlara boyun eğiyorlar. Peki, ‘ortalama bir eğitime’ 7 yaşında başlayıp 22 yaşında bitiren insan; yıllarca sınavlara çalışıp, atama bekleyip nasıl verdiği debelenmenin çok altında bir ücretle çalışmaya razı oluyor? Günümüzde eğitimin değeri bu kadar işte, insanı bir bilim adamı seviyesindeki bilgiyle donatmayı hedefleyen, fakat sadece çok kısıtlı bir kesimin bu ezberci eğitimden sağa çıkmayı başarabildiği; geri kalanın ise tırnaklarıyla kazıya kazıya üniversite mezunu olmadan da elde edebileceği bir statüyü üniversite eğitimi almış şekilde kabul etmek zorunda kaldığı bir sistem. Sonuç olarak ne oluyor, milyonlarca insan kullanmayacakları bilgileri hafızalarında tutmak ve ezberlemek zorunda bırakılıyorlar, dünya görüşüne sahip olmadan, üstün körü bir bilgiyle göz açıp kapayıncaya kadar bir şekilde üniversite mezunu bile olabiliyorlar? Peki, 15 yıllık emek, çaba ve yatırım neden boşa gidiyor… Yerinde ve doğru düzeyde bir eğitimle çok parlak bir geleceğe sahip olabilecek gençler yıllarca yok pahasına çalışıyorlar. Dünya bakışına sahip olmadıkça, teorik bilgiyi deneyimleyerek kullanamadıkça neden bunca yıl onlarca insan sabahın erken saatlerinde, belki de hayatları boyunca hiç kullanmayacakları bilgilerle burun buruna getiriliyorlar? Cumhuriyet'in ilk yıllarında yapılan butik ama kaliteli eğitimin geride kalmasıyla günümüzde sistematikleşmiş eğitimin yaygın hale gelmesi ama vasfının düşmesine ne demeli? Sistemleşmiş eğitim yerini bireyselleşmiş eğitime bırakmadığı sürece gençler fabrikada tek bir makinenin işlemesinden çıkmış gibi olacaklar tabii devlet gençlere herkesin kendi işlemesini bulamasına imkân tanımazsa.

AYŞE ZEYNEP ÖZBAY - Nisan 2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Maymun

Kağıt Para Kullanmayın

Eğitimde Siyah Kuğu Etkisi