Portakal Çiçeği
Portakal Çiçeği Bahar ayının sonları, İstanbul'u hüzünlü bir havayla bırakmışım. Üzerimde inceden bir gömlek, elimde pasaportum, başımda anneannemin ördüğü inceden şapka, hep bana anlatılan ama daha önce hiç gitmediğim vatanıma gidiyorum. Sadece tarih kitaplarında okuduğum, büyükbabamın nostalji kokulu hikayelerinde dinlediğim, anneannemin şeftali mevsiminde şeftali kebabında tattığım bir lezzet. Onların mezarına bir çiçek bırakıp, havalimanına yıllardır evlatlarından uzak kalmış bir ana gibi koşuyorum. Sonra gözümü açtığımda bir bakmışım, ordayım; yıllarca yüzleşmeyi göze alamadığım memleketimde. Ayağımı yere bastığımda yüzümde bir ter hissediyorum, boynumdan akan boncuk boncuk ter, vücudumu ihanete uğratırmış gibi pembe yanaklarımın patlıcan moru bir renk alması… Akrabalar, hiç görmediğim kuzenler ve kanımda olan ama daha tanımadığım daha niceleri; tüm çocukluğumu yalandan yaşamış ve maziye baktığında sadece gözyaşları gören bir kız çocuğu. Bu bir gurbettekinin vatanını il